Bakteriler Her Yerimizde
- 1 Temmuz 2022
- 30
BAKTERİLER HER YERİMİZDE
Hepimizin bildiği gibi, üzerinde yaşadığımız gezegen Dünya. Dünyamız ve diğer gezegenlerle birlikte
oluşan yapıya galaksi ve tıpkı Samanyolu Galaksisi gibi birçok galaksinin bir araya gelerek oluşturduğu
bütünü evren olarak tanımlıyoruz. Aslında, ‘İnsan’ olarak adlandırdığımız canlılık oluşumunu da özelden
genele olacak şekilde evren-gezegen bağlamında inceleyebiliriz. Nasıl mı? Genelden özele gidecek olursak
insanı, tıpkı içinde bulunduğumuz evren olarak nitelendirebiliriz. İnsan olarak yaşamsal faaliyetlerimizin
devamlılığı için de 6 adet sisteme ihtiyacımız vardır.
Bu sistemler ise;
• Hareket sistemi,
• Dolaşım sistemi,
• Sinir sistemi,
• Solunum sistemi,
• Boşaltım sistemi
• Sindirim sistemidir
Her bir sistemi galaksi olarak düşünebiliriz. Sistemler kendi içlerinde özelleşmiş organlardan oluşur ve bu
organları gezegenler olarak sınıflandırabiliriz. Doğal olarak her organın da kendine özgü hücreleri
bulunmakta. İşte bu hücreleri bizler yani insanlar olarak değerlendirdiğimizde genelden özele doğru bir
yol izlemiş oluruz. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi adına yukarıdaki şematize edilmiş görseli
inceleyebilirsiniz.
Evren-gezegen ve insan-hücre bağlamında tüm terimlerin buraya kadar olduğunu sanıyorsanız
yanılıyorsunuz.
Yıldızlar!
Hepimizin aşina olduğu bir betimleme vardır yıldızlar için, ‘Evrendeki tüm yıldızların sayısı, Dünyadaki
bütün kumsallardaki kum taneciklerinin sayısından fazla.’ Benzer durumu vücudumuzda yaşayan
bakteriler için söyleyebiliriz. Kaynaklara göre matematiksel olarak vücudumuzda yaklaşık 38 trilyon
bakteri bulunurken vücudumuzu oluşturan toplam hücre sayısı yaklaşık olarak 30 trilyondur.
Peki, bu bakteriler nerelerde yaşamakta ve biz sayıca hücrelerimizden bile fazla olan bu canlıların
varlıklarını ve yokluklarını nasıl anlıyoruz?
Bakterilerin vücudumuzda yaşadıkları alana mikrobiyota denir ve insan vücudunda çeşitli mikrobiyotalar
bulunmaktadır.
Anne sütü, hazır mama kullanımı, sık antibiyotik kullanımı, doğum şekilleri (sezaryen, normal doğum vb.)
vb. gibi faktörler bebeğin bağırsak mikrobiyotasının oluşumunu etkilemektedir. Özellikle ilk dönem anne
sütü mikrobiyota oluşumu açısından hayati öneme sahiptir. Bebeğin bağırsaklarına ulaşan ilk besin anne
sütü olurken bağırsaklara ulaşan ilk bakteriler de bu yolla kolonileşmeye başlar. İlerleyen yaşlarda da
beslenme alışkanlıkları bağırsak mikrobiyotasındaki popülasyon çeşitliliğinde önemli rol oynar. Prebiyotik
ve probiyotik kavramlarına az çok hepimiz aşinayızdır ve bağırsak sağlığımız açısından bu iki kavrama
oldukça dikkat etmeliyiz.
Kısaca bu kavramları hatırlayalım. Prebiyotik; bağırsağımızda yaşayan bakterilerin canlılıklarını devam
ettirebilmeleri için gerekli olan besinlerdir. Pırasa, bamya, enginar, fasulye, mercimek, nohut, yulaf,
buğday, ceviz, badem gibi yüksek lifli besinleri örnek verebiliriz.
Probiyotikler ise hastalıklara sebep olduğu bilinen bakterilerin aksine, başta sindirim sistemi olmak üzere
birçok sistem üzerinde olumlu etkileri olan ve çeşitli biyokimyasal düzenlemelere etki eden bakterilerdir.
Ev yapımı yoğurt, kefir, salatalık turşusu, tarhana çorbası vb. gıdalar ile doğrudan probiyotik
bakterilerden yararlanabiliriz.
Kısaca sağlıklı bağırsak demek sağlıklı sindirim sistemi demektir ve bunu sağlamanın en temel yolu
prebiyotik ve probiyotik dengesini sağlamaktır. Bir sonraki yazımızda görüşene dek, bilimle kalın!
Bengisan Divrik